Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) sorunu ile OSB’li birey ve ailesinin, birlikte tam eğitimi sağlanmadan; aile ve  sosyal çevresi ile bilinçli işbirliği olmadan mücadele etmek mümkün değildir. Bu yapılamadığı takdirde, eğitim yeterli olamamakta hatta gelişen sorunlarla zaman içinde aile dağılabilmekte ve daha ziyade, çocuğun tüm yükü annenin üzerine kalmaktadır. Bunun topluma yarattığı yük – acı hesaplanamaz boyuttadır. Oysa her OSB’li birey, seviyesine uygun olarak eğitilebilmektedir. Bu bireylerin %10 kadarı yüksek zekâlı olup; bir konuya odaklanmaktaki olağanüstü yetenekleri doğru ve yoğun eğitimle ortaya çıkarılır ise, yeteneklerine uygun mesleklerde ve bilim – Ar-Ge alanlarında çok başarılı olabilmektedirler.

Eğitilmeyen her OSB’li bireyin topluma maliyeti hesaplanamayacak boyuttadır. Rastlanma oranı 2016 itibari ile 68 doğumda bir seviyesine yaklaşmaktadır. OSB’li bireylerin önemli bir bölümü yoğun bir eğitim dönemi sonunda kaynaştırma seviyesine gelebilmekte ve başlangıçta gölge eğitmenleri ile sonra kendi başlarına normal okullara devam edebilmektedir. Bu seviyeye ulaşamayanlar ise aldıkları yoğun eğitim sayesinde ailelerine ve topluma çok daha az yük olmakta, genellikle belli düzeyde bir yaşam koçluğu desteği ile yaşamlarını sürdürebilmektedir.

Hedefimiz Türkiye’nin tüm kentlerinde örnek alınacak, her yaştan OSB’li bireylere eğitim – hizmet veren zincirleme bir modelin  başarılı bir örneğini oluşturmak bu alanda birçok ilki hayata geçirmektir. Nihai amacımız; her kentin vakfımızı model alarak benzer şekilde kendi vakfını kurmasıdır. Daha sonra bir çatı örgüt olarak Anadolu Otizm Vakıfları birliği ve enstitüsü kurularak; tüm okulların eğitim süreçlerinde sağladığı ölçülebilir bilimsel bilginin birleştirilmesi ve eğitimin sürekli gelişmesi ile Türkiye’yi dünya çapında OSB ile mücadelede üst seviyeye çıkartmaktır.

OSB ile mücadelenin bilinen en iyi yolu yoğun eğitimdir. Bilimsel ölçümler ile en iyi sonucu verdiği tespit edilen, eğitim sürecindeki izleme ve ölçümlerle sürekli olarak kendini yenileyerek geliştiren yoğun eğitim programlarını değerlendirerek, devletimizin, üniversitelerin, uzman kurum ve kişilerin birlikte geliştireceği;  Türkiye’ye has bir otizm eğitim müfredatının en kısa zamanda oluşturulması vakfımızın öncelikli hedefidir. Bu alanda çalışacak ilköğretim öncesi ve ilköğretim okullarını, meslek- iş edindirme okullarını ve işliklerini, spor okulunu, OSB’li ailelerini, gölge eğitmenleri, yaşam koçları ve ilgililer için sürekli eğitim merkezini, diğer disiplinlerle işbirliği ve yardımcı yöntemleri araştırma birimini, otizmli pansiyonunu kapsayan bir kampüs kurmak ve kimsesiz otizmliler için tarımsal organik yaşam köylerini oluşturmak hedefimizdir. Bu konuda en yüksek deneyime sahip tüm kurumlar ve otizm camiasını oluşturan tüm unsurlar; bilgi birikimleri ve ortak hedefimiz ile en büyük işbirliği adaylarımızdır. Devletimizin tüm imkânlarını seferber ederek mücadele ettiği bu alanda;  duyarlı ve hayırsever, toplumumuzun her kesimini temsil eden insanlardan oluşan uzmanlaşmış vakıf örgütlenmeleri olmazsa; tüm iyi niyete rağmen ilgili kurumların istenen sonucu alamadığı bir gerçekliktir. Bu gerçeklikten yola çıkarak oluşturduğumuz vakıflar ve devlet işbirliği modeli en ideal ve sürdürülebilir çözüm yolu olarak görülmektedir. Bu nedenle öncelikle devletimizin yol göstericiliği ve Anadolumuzun her köşe ve kesiminden insanının desteği ile başaracağımıza inancımız tamdır.

 

To Top